|
||
İsa Qurán'da |
Jezus in de Qur'an |
|
Emrullah Erdem, |
||
Sura 19 - Meryem - 16 - 36 |
Sura 19 - Marjam (Maria) 16 - 36 |
|
(Ey Muhammed!) Kitapta (Kur'an'da) Meryem'i de an. Hani ailesinden ayrılarak doğu tarafında bir yere çekilmiş ve (kendini onlardan uzak tutmak için) onlarla arasında bir perde germişti. Biz, ona Cebrail'i göndermiştik de ona tam bir insan şeklinde görünmüştü. | 16
17 |
En
vermeld Maria in het Boek. Toen zij zich van haar volk terugtrok in een
op het Oosten uitziende plaats, |
Meryem, "Senden, Rahmân'a sığınırım. Eğer Allah'tan çekinen biri isen (bana kötülük etme)" dedi. | 18 | Zij zeide: "Ik neem mijn toevlucht tot de Barmhartige tegen u, laat mij met rust, indien gij (God) vreest." |
Cebrail, "Ben ancak Rabbinin elçisiyim. Sana tertemiz bir çocuk bağışlamak için gönderildim" dedi. | 19 | Hij antwoordde: "Ik ben slechts een boodschapper van uw Heer opdat ik u een reine zoon moge schenken." |
Meryem, "Bana hiçbir insan dokunmadığı ve iffetsiz bir kadın olmadığım halde, benim nasıl çocuğum olabilir?" dedi. | 20 | Zij zeide: "Hoe kan ik een zoon ontvangen terwijl geen man mij heeft aangeraakt en ik evenmin onkuisheid heb bedreven?" |
Cebrail, "Evet, öyle. Rabbin diyor ki: O benim için çok kolaydır. Onu insanlara bir mucize, katımızdan bir rahmet kılmak için böyle takdir ettik. Bu zaten (ezelde) hükme bağlanmış bir iştir" dedi. | 21 | Hij zeide: "Het is zo naar uw Heer zegt, 'het is gemakkelijk voor Mij,' " opdat Wij hem tot een teken voor de mensen maken, een genade Onzerzijds; het is een besloten zaak." |
Böylece Meryem çocuğa gebe kaldı ve onunla uzak bir yere çekildi. | 22 | En zij ontving hem en trok zich met hem terug in een ver afgelegen oord. |
Doğum sancısı onu bir hurma ağacına yöneltti. "Keşke bundan önce ölseydim de unutulup gitmiş olsaydım!" dedi. | 23 | En de smarten der bevalling dreven haar naar de voet van een palmboom. Zij zeide: "O, liever zou ik vóór dit geschiedde gestorven en in de vergetelheid geraakt zijn." |
Bunun üzerine (Cebrail) ağacın altından ona şöyle seslendi: "Üzülme, Rabbin senin alt tarafında bir dere akıttı." | 24 | Dan riep (Gods boodschapper) haar van beneden toe, zeggende: "Treur niet. Uw Heer heeft een beekje aan uw voet doen ontstaan;" |
"Hurma ağacını kendine doğru silkele ki sana taze hurma dökülsün." | 25 | "En schud de stam van de palmboom naar u toe, deze zal verse, rijpe dadels op u doen neervallen;" |
"Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, "Şüphesiz ben Rahmân'a susmayı adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım" de. | 26 | "Eet en drink en koel uw oog. En indien gij iemand ziet, beduid hem dan: 'Ik heb de Barmhartige gelofte gedaan te vasten; derhalve zal ik heden met niemand spreken.' " |
Kucağında çocuğu
ile halkının yanına geldi. Onlar
şöyle dediler: "Ey Meryem! Çok çirkin bir şey
yaptın!"
|
27 | Alsdan bracht zij het kind tot haar volk. Dit zeide: "O Maria, gij hebt iets vreemds gedaan." |
"Ey
Hârûn'un kız kardeşi! Senin baban kötü bir kimse değildi.
Annen de iffetsiz değildi." |
28 | "O Zuster van Aäron, uw vader was geen verdorven man noch was uw moeder een onkuise vrouw." |
Bunun
üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti.
"Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?"
dediler. |
29 | Dan wees zij naar het kind. Zij zeiden: "Hoe kunnen wij tot een wiegekind spreken?" |
Bebek
şöyle konuştu: "Şüphesiz ben Allah'ın
kuluyum. Bana kitabı (İncil'i) verdi ve beni bir peygamber
yaptı." |
30 | Hij (Jezus) zeide: "Ik ben een dienaar van Allah. Hij heeft mij het Boek gegeven en mij tot een profeet gemaakt;" |
"Nerede
olursam olayım beni kutlu ve erdemli kıldı ve bana
yaşadığım sürece namazı ve zekatı
emretti." |
31 | "Hij heeft mij gezegend waar ik mij ook moge bevinden; en heeft mij het gebed en het geven van aalmoezen zolang ik leef opgelegd." |
"Beni
anama saygılı kıldı. Beni azgın bir zorba kılmadı."
|
32 | "En dat ik gehoorzaam zou zijn jegens mijn moeder. Hij heeft mij noch een onderdrukker, noch een slecht mens gemaakt." |
Doğduğum gün, öleceğim gün ve diriltileceğim gün bana selâm (esenlik verilmiştir)." | 33 | "Vrede was met mij op de dag mijner geboorte en zal met mij zijn op de dag van mijn dood en evenzo op de dag dat ik ten leven zal worden opgewekt." |
Hakkında
şüpheye düştükleri hak söze göre Meryem oğlu
İsa işte budur. |
34 | Aldus was Jezus, de zoon van Maria. En (dit is) het ware woord waaraan zij twijfelen. |
Allah'ın
çocuk edinmesi düşünülemez. O bundan yücedir, uzaktır.
Bir işe hükmettiği zaman ona sadece "ol!" der ve o
da oluverir. |
35 | Het past niet bij Allah Zich een zoon te verwekken, Heilig is Hij. Wanneer Hij een beslissing neemt, zegt Hij daartoe slechts: "Wees", en het wordt. |
Şüphesiz, Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse (yalnız) O'na kulluk edin. Bu, dosdoğru bir yoldur. | 36 | "Voorwaar, Allah is mijn Heer en uw Heer. Aanbidt Hem derhalve, dit is de rechte weg." |
Sura 3, Al-İmrân - 45 - 55 |
Sura 3, Het Huis van Imraan - 45-55 |
|
Hani melekler şöyle
demişti: "Ey Meryem! Allah seni kendi tarafından bir
kelime ile müjdeliyor ki, adı Meryemoğlu İsa Mesih'dir.
Dünyada da, ahirette de itibarlı ve Allah'a çok yakın
olanlardandır." |
45 | Toen de engelen zeiden: "O, Maria, waarlijk,
Allah geeft u blijde tijding door Zijn woord: Zijn naam zal zijn: de
Messias, Jezus, zoon van Maria, geëerd in deze wereld en in de volgende
en hij zal tot hen behoren die in Gods nabijheid zijn. |
"O, beşikte de,
yetişkin çağında da insanlarla konuşacak,
salihlerden olacaktır." |
46 | En hij zal tot het volk spreken in de wieg en op
middelbare leeftijd en hij zal één der rechtvaardigen zijn."
|
(Meryem), "Ey
Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken benim nasıl çocuğum
olur?" dedi. Allah, "Öyle ama, Allah dilediğini yaratır.
O bir şeyin olmasını dilediğinde ona sadece
"ol" der, o da hemen oluverir" dedi. |
47 | Zij zeide: "Heer, hoe zal ik een zoon
hebben, daar geen man mij heeft benaderd?" Hij zeide: "Zo
schept Allah, wat Hij wil. Wanneer Hij iets beslist, zegt Hij daartoe
slechts: "Wees" en het wordt.
|
Ve Allah ona kitabı,
hikmeti, Tevrat ve İncil'i öğretecek. |
48 | "En Hij zal hem het Boek (de goddelijke Wet)
en de Wijsheid en de Torah en het Evangelie onderwijzen."
|
Allah onu İsrailoğullarına
bir Peygamber olarak gönderecek (ve o da onlara şöyle diyecek):
"Şüphesiz ben size Rabbinizden bir mucize getirdim. Ben çamurdan
kuş şeklinde bir şey yapar, ona üflerim. O da Allah'ın
izniyle hemen kuş oluverir. Körü ve alacalıyı iyileştiririm
ve Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim. Evlerinizde ne yiyip ne
biriktirdiğinizi size haber veririm. Eğer mü'minler iseniz
bunda sizin için elbette bir ibret vardır." |
49 | En hij zal een boodschapper voor de kinderen Israëls
zijn. "Ik kom tot u met een teken van uw Heer; ik zal u uit klei de
vorm van een vogel maken, dan adem ik daarin en hij zal een vogel
worden, door Allah's gebod. En ik genees de blinden en de melaatsen en
doe de doden herleven en ik deel u mede, wat gij zult eten en wat gij in
uw huizen zult opslaan. Voorzeker, daarin is voor u een teken, indien
gij gelovigen zijt."
|
"Benden önce gelen
Tevrat'ı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan
bazı şeyleri helâl kılmak için gönderildim ve Rabbiniz
tarafından size bir mucize de getirdim. Artık Allah'a karşı
gelmekten sakının ve bana itaat edin." |
50 | Ik kom tot u met een teken van uw Heer
bevestigende wat vóór mij was, namelijk, de Torah en om u iets, van
wat u was verboden toe te staan; vreest daarom Allah en gehoorzaamt mij.
|
"Şüphesiz
Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyleyse ona ibadet edin.
İşte bu, doğru yoldur." |
51 | Voorzeker, Allah is mijn Heer en uw Heer; aanbidt
Hem daarom, dit is het rechte pad." |
İsa
onların inkarlarını sezince, "Allah yolunda yardımcılarım
kim?" dedi. Havariler, "Biziz Allah yolunun yardımcıları.
Allah'a iman ettik. Şahit ol, biz müslümanlarız"
dediler. |
52 | Toen Jezus hun (der Israëlieten) ongeloof
bemerkte, zeide hij: "Wie zullen mijn helpers zijn terwille van
Allah?" De discipelen antwoordden: "Wij zijn de helpers van
Allah. Wij geloven in Allah. En getuigt gij dat wij Moslims zijn."
|
"Rabbimiz! Senin
indirdiğine iman ettik ve Peygamber'e uyduk.Artık bizi
(hakikate) şahitlik edenlerle beraber yaz." |
53 | "Onze Heer, wij geloven in hetgeen Gij hebt
geopenbaard en volgen deze boodschapper. Schrijf ons onder hen die
getuigen."
|
.Onlar
tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
|
54 | En zij maakten plannen (tegen Jezus). Allah
maakte ook plannen (tegen hen), maar Allah voorziet het beste.
|
Hani Allah şöyle buyurmuştu: "Ey İsa! Şüphesiz,
senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim.
Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve |
55 | Toen Allah zeide: "O, Jezus, ik zal u doen
sterven en u tot Mij; opheffen en u zuiveren van de ongelovigen en zal
uw volgelingen tot de laatste dag over hen doen zegevieren die u niet
geloven; dan zal uw terugkeer tot Mij zijn en Ik zal onder u
rechtspreken over datgeen waarin gij verschildet.
|
Sura 4 - An-Nisâ - 157-159 |
Sura 4 - De Vrouwen - 157-159 |
|
Bir de
inkarlarından ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından ve
"Biz Allah'ın peygamberi Meryemoğlu İsa Mesih'i öldürdük"
demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler
ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında
anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe
içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna
uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler. |
157 | En om hun zeggen: "Wij hebben de Messias,
Jezus, zoon van Maria, de boodschapper van Allah gedood", - maar
zij doodden hem niet, noch kruisigden zij hem (ten dode), - doch het
werd hun verward, en zij, die hierover van mening verschilden zijn zeker
in twijfel, zij hebben er geen kennis van doch volgen slechts een
vermoeden en zij doodden hem gewis niet,
|
Fakat
Allah onu kendisine yükseltmiştir. Allah üstün ve güçlüdür,
hüküm ve hikmet sahibidir. |
158 | Integendeel, Allah verhief hem tot Zich en Allah
is Almachtig, Alwijs.
|
Kitab
ehlinden hiç kimse yoktur ki ölümünden önce, ona (İsa'ya) iman
edecek olmasın. Kıyamet günü o (İsa) onların
aleyhine şahit olacaktır. |
159 | Er is niemand onder de mensen van het Boek die er niet in zal geloven vóór zijn dood. En op de Dag der Opstanding zal hij (Jezus) getuige tegen hen zijn. |
Sura 5, Al-Maidah - 110 |
|
Sura 5, De Tafel / Dis, 110 |
O gün
Allah şöyle diyecek: "Ey Meryem oğlu İsa! Senin üzerindeki
ve annen üzerindeki nimetimi düşün. Hani, seni Ruhu'l-Kudüs
(Cebrail) ile desteklemiştim. Beşikte iken de, yetişkin
iken de insanlara konuşuyordun. Hani, sana kitabı, hikmeti,
Tevrat'ı, İncil'i de öğretmiştim. Hani iznimle çamurdan
kuş şekline benzer bir şey yapıyordun da içine üflüyordun,
benim iznimle hemen bir kuş oluyordu. Yine benim iznimle doğuştan
körü ve alacalıyı iyileştiriyordun. Hani benim iznimle
ölüleri de (hayata) çıkarıyordun. Hani sen, İsrailoğullarına
açık mucizeler getirdiğin zaman ben seni onlardan kurtarmıştım
da onlardan inkar edenler, "Bu ancak açık bir büyüdür"
demişlerdi. |
110 | Wanneer Allah zal zeggen: "O Jezus, zoon van
Maria, gedenk Mijn gunst aan u en uw moeder, toen Ik u met de geest van
heiligheid versterkte, dat gij als kind en op middelbare leeftijd tot
het volk spraakt en toen Ik u het Boek en de wijsheid en de Torah en het
Evangelie onderwees en toen gij door Mijn gebod uit klei de vorm van een
vogel maakte, dan er in blies en het een vogel werd door Mijn gebod; en
toen gij de blinden en de melaatsen door Mijn gebod hebt genezen en de
doden opgewekt; en toen Ik de kinderen Israëls er van weerhield, (u te
doden), toen gij met duidelijke tekenen tot hen kwaamt en degenen onder
hen die verwierpen, zeiden: "Dit is niets, dan klaarblijkelijke
tovenarij." |
[Terug naar 'De historische Jezus']